Ana içeriğe atla

Din ve İnanış

İslam öncesi Türklerde görülen inanç sistemi temelde üç gruba ayrıla bilir;
Gök tanrı inancı: Tek tanrılı bir inanç sistemine dayalıdır.
Tabiat güçleri (Şamanizm): Dağın, ağacın, güneşin, suyun gizli güçlerine inanma olarak tanımlana bilir.
Atalar kültü: Atalarının ruhlarına saygı duymadır. Türkler atalarının kendilerini koruyup kolladığına inanırlardı.
Göktanrı dininde ahiret inancı bulunmaktadır. Türklerde cennet (Uçmağ) ve cehennem (Tamu)kavramları görülmekle beraber. Kişi öldüğünde kullanmış olduğu eşyalarıyla birlikte kurgan adı verilen mezarlara gömülürdü. Yuğ adı verilen cenaze merasimleri düzenlerlerdi. Bu törenler Şamanveya Kam (Baksı) adı verilen din adamları tarafından idare edilirdi. Şamanlar aynı zamanda doktor ve büyücü olarak görev yaparlardı. Türkler kurgan adı verdikleri mezarların başına, hayatta iken öldürdüğü düşman adedince balbal adı verilen taşlar dikerlerdi.
Türkler balbalların ahrette kişiye hizmet edeceğine inanırlardı.
Ongun: Türklerin kutsal gördükleri hayvan veya bitkilere denilirdi. Türker zaman içinde değişik dinleri de kabul etmişlerdir. Maniheizim, Budizm, Hıristiyanlık, Yahudilik ve İslamiyet Türkler arasında kabul gören bazı dinlerdir.
Türklerin zaman içinde değişik dinleri kabul etmesi Türklerde dinsel hoşgörünün olduğunu gösterir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kutluk (II. Göktürk) Devleti

Göktürk devleti yıkıldıktan sonra Orta Asya, Çin hâkimiyetine girdi. Çin esaret dönemi 50 yıl sürmüşse de Türkler, bağımsızlıklarını kazanmak için birçok defa isyan etmiş fakat başarılı olamamışlardır. Bu isyanlar içinde en önemlisi  Kürşat İhtilali dir. Kürşat ihtilal'i milli duygularının artmasına, bağımsızlık şuurunun gelişmesine neden olmuştur. Bu nedenle Kürşat ihtilali, Türk tarihi için büyük bir önem arz eder. Türkler,  Kutluk Bilge Han  önderliğinde birleşerek Çin'e karşı bağımsızlık mücadelesine başladı. Bu mücadelede başarılı olan Kutluk Bilge Han, başkent Ötüken olmak üzere, Kutluk (II. Göktürk ) Devleti'ni kurdu. Türkleri bağımsızlığa kavuşturması ve devlet kurması gibi sebeplerden dolayı Kutluk Bilge Han'a İlteriş unvanı verilmiştir. Orta Asya'da yaşayan bütün Türk boylarını kendi etrafında toplayan Kutluk bilge han kısa zamanda sınırlarını genişleterek siyasi ve askeri açıdan güç kazandı. Çine sefer düzenleyen Kutluk han Çin'i yıllık ver

Orta Asya Kültür Merkezleri

Anav Kültürü : Bilinen en eski Orta Asya Kültür merkezidir. Afanesyova Kültürü : Orta Asya uygarlığının temelini oluşturur. Keltüminar Kültürü : Aral gölü çevresinde Andronova Kültürü: Bugünkü Türklerin ataları olarak kabul edilir. Karasuk Kültürü : Dört tekerlekli arabalar bulunmuştur. Tağar Kültürü: En geç kültürdür. Metal silahlar bulunmuştur. Türkler göçebe hayatı benimsediğinden yazıyı diğer uygarlıklara nazaran geç kullanmışlardır. Bu durum Türk tarihiyle ilgili bilgileri Çin kaynaklarından öğrenmemize neden olmaktadır. Orta Asya'da  Türk adıyla kurulan ilk Türk devleti  ise  Göktürkler dir. Türkler çeşitli nedenlerden ötürü zaman içinde Orta Asya'dan başka bölgelere göç etmişlerdir. Türklerin atlı bir kavim olmaları bir yerden bir yere daha rahat ve kolay bir şekilde göç etmelerine neden olmuştur. Göçlerin Nedenleri İklim değişiklikleri Otlakların azalması Nüfus artışı Hayvan hastalıkları Türk boyları arasındaki mücadeleler Dış baskılar Çin baskı

Kanunî Sultan Süleyman (1520 – 1566)

Kanûnî Sultan Süleyman, 27 Nisan 1495 Pazartesi günü, Trabzon’da doğdu. Babası Yavuz Sultan Selim, annesi Hafsa Hatun’dur. Hafsa Hatun Türk ya da Çerkezdir. Kanûnî Sultan Süleyman, yuvarlak yüzlü, elâ gözlü, geniş alınlı, uzun boylu ve seyrek sakallıydı. Kanûnî Sultan Süleyman devri, Türk hakimiyetinin doruk noktasına ulaştığı bir devir olmuştur. Babası Yavuz Sultan Selim, onu küçük yaşlardan itibaren çok titiz bir şekilde yetiştirmeye başladı. Benzeri görülmemiş bir terbiye ve tahsil gördü. İlk eğitimini annesinden ve ninesi Gülbahar Hatun’dan (Yavuz Sultan Selim’in annesi) aldı. Yedi yaşına gelince tahsil için İstanbul’a, dedesi Sultan İkinci Bayezid’in yanına gönderildi; Şehzade Süleyman, burada Kara Kızoğlu Hayreddin Hızır Efendi’den tarih, fen, edebiyat ve din dersleri alırken, savaş teknikleri konusunda da öğrenim görüyordu. On beş yaşına kadar babası Yavuz Sultan Selim’in yanında kalan Şehzade Süleyman, kanunlar gereği sancak istemesi üzerine, önce Şarkî Karahisar’a orada